3 Ekim 2010 Pazar

Splinter Cell : Conviction - Oyun İncelemesi

Oyun dünyasının en karizmatik kahramanlarından biri olan Sam Fisher’la 2002’de tanışmıştık, hatırlarsanız. Ubisoft, 2007’ye gelindiğinde bu karakter üzerine 4 oyun çıkarmış ve 5.sini duyurmuştu. Uzun bir bekleyiş ve birkaç ertelemenin ardından sonunda kavuşabildik eski dostumuza.
Öncelikle Splinter Cell’in tarihine ve Conviction’ın geliştirilme sürecine ufak bir göz atalım; 2002 yılında Splinter Cell, yılın en başarılı oyunları arasına girmiş, birçok oyuncu ve otorite tarafından beğenilmiş, Ubisoft’a ikinci oyunu yapması için büyük bir şans tanımıştı. Başarılı oyun, Pandora Tomorrow ve Chaos Theory’le birlikte başarılı bir seri olmuştu. Ubisoft’un uzun süredir birlikte çalıştığı Tom Clancy’nin de bu başarıdaki payı göz ardı edilemezdi. Bu üçlemeyle, seri belli bir çizgi yakalamış, klişe aksiyon oyunlarındaki ‘ölümüne saldır’ taktiği yerine, gizliliği ve zekayı ön plana çıkarmıştı. Doğal olarak Splinter Cell, kendini diğer oyunlardan farklı kılmış ve belli bir hayran kitlesi edinmişti.

Ne olduysa bu başarılı üçlemeden sonra oldu. 2006 yılında piyasaya çıkan Tom Clancy’s Splinter Cell: Double Agent, satış rakamlarında belli bir başarı yakalasa da, bildiğimiz SP çizgisinden sapmış, ayrıca önceki oyunların etkisini gösterememişti. İlk üç oyunun verdiği tat hala damaklardaydı. Bunun üzerine Ubisoft tekrar harekete geçmiş ve Splinter Cell: Conviction’ı duyurmuştu. 2007 yılında yapılan duyuru, verilen çıkış tarihi, yayınlanan görüntüler ve oyun konsepti, oyuncuların özellikle resmi forumlarda çok şikayet etmesi üzerine yeniden gözden geçirilmiş, yapım süreci sıfırlanmış ve her şeye yeniden başlanmıştı. Ubisoft oyuncuların görüşlerini dikkate alıyordu, saç sakal birbirine karışmış Sam Fisher’dan vazgeçtiler. Bu sefer 2009 yılına ertelenmişti oyun, 2009’un başlarında gelmesi planlanan yapım 2009’un sonlarına ertelendi. Bir ertelemeye daha kimsenin tahammülü kalmamıştı ki, Ubisoft 2010’un ikinci çeyreğinde Conviction’ı çıkaracağını duyurdu.
Ve Splinter Cell: Conviction, yukarıda da dediğim gibi uzun bir bekleyişin ardından PC’lerde yerini aldı. Sam Fisher’ın saç sakal gitmiş, ancak yine de eski dostumuz bir hayli değişmiş, artık daha öfkeli, artık daha acımasız…

İhanet, Entrika, İntikam

Uzun yıllar boyunca Third Echelon adlı organizasyon için ajanlık yapan Sam Fisher, kızının ölümünden sonra kimin dost, kimin düşman olduğunu bilemez. İhanete uğradığını düşünmektedir, eskiden çalıştığı insanlar da dahil kimseye güvenmeyen Fisher, bu yola yalnız girer. Hem olayları net görmesini engelleyen sır perdesini aralamak, hem de kızının intikamını almak için, yeri gelecek; kaçacak, yeri gelecek; saldıracak yaşlı kurt. Zaten karizmatik olan Sam Fisher’ın yanına bir de sağlam senaryo verdiğiniz zaman, Splinter Cell: Conviction maça 1-0 önde başlıyor.
Hikayeden fazla bahsetmek istemiyorum, oynarken sürprizlerle karşılaşacak ve şaşıracaksınız. Bazı görevlerin sonunda ne olduğunu bile anlayamadan, gerçeklerle yüzleşeceksiniz. İhanet, entrika ve intikam çemberinin içinde Sam Fisher’la birlikte siz de olayların akışına kaptıracaksınız kendinizi. Ayrıca kaliteli ara videolarla da senaryo ve kurgu müthiş bir uyum sağlamış, sinematik girişler ve film tadındaki görüntülerle Conviction, oyunun içine çekiyor oyuncuyu. Hatta görev esnasındayken duvarlara geçmişe ait görüntüler yansıyor, bu tür geçmişe dönüşler hem Sam Fisher’ı hem de oyuncuyu etkiliyor.


İlk Splinter Cell’deki Sam Fisher’ı hatırlıyorsunuzdur, şimdiye göre çok daha genç ve çalıştığı kişilere bağlı bir ajandı. Artık 50’lilerine gelmiş eski dostumuzun saçlarında beyazlar çıkmaya başlamış. Ancak çevikliğinden hiçbir şey kaybetmemiş, hatta eskiye nazaran çok daha hızlı hareket edebiliyor. Duvarlara tırmanabiliyor, boruları hızla yukarı çıkabiliyor, pencerelerin ardında dolanabiliyor. Önceki Splinter Cell oyunlarında, tırmanma esnasında Sam Fisher oldukça yavaş hareket ediyordu. Şimdi ise adeta yaşıyla dalga geçiyor Sam Amca.
Saklanma konusunda da uzmanlığını koruyor efsane ajanımız, karanlık her zamanki en büyük dostu. Karanlık bir yerde olduğumuzda, düşmanlar bizi göremiyorken ekran siyah beyaz görünüme giriyor. Bu sayede ne zaman güvende olduğunuzu ve ne zaman dikkat etmeniz gerektiğini anlayabiliyorsunuz. Çevrede gördüğünüz tüm nesneleri saklanmak için ya da siper almak için kullanabiliyorsunuz. Duvarların, dolapların, küçük blokların arkasına gizlenebiliyor, saklanarak herhangi cismin arkasından bir diğerine geçebiliyorsunuz. Ayrıca bu siperlerin ardından ateş edebiliyor, rakiplerinizi öldürürken kendi canınızı tehlikeye atmıyorsunuz.


Splinter Cell gibi hassas hareketlerin olduğu bir oyunda kontrollerin ve oynanabilirliğin çok iyi olması gerekiyor. Conviction bu konuda zorluk çıkarmıyor oyunculara, zaten ilk bölümde hangi tuşun ne işe yaradığını öğreniyorsunuz. Zamanla tuşlara alışıyorsunuz, Sam Fisher’ı kontrol etmek kolaylaşıyor. Ayrıca duvarlarda, kapılarda, nesnelerin üstünde yazılar ve yönergeler bulunuyor. Yönergeleri izleyerek daha rahat hareket edebilirsiniz.

Artık Kural Yok!

Serinin diğer oyunlarından bahsetmeden, Conviction’daki değişimi tam anlamıyla aktaramam. Bu nedenle sürekli geçmiş oyunlara dönmek zorunda kalıyoruz. Splinter Cell deyince akla gelen ilk kavramlardan biri ‘gizlilik’tir. Görevleri sessizce, düşmanlara gözükmeden hallederdik. Hatta bazı görevlerde düşmanlara zarar vermek bile yasaktı. Emirler ve kurallar artık yok, Sam Fisher tek başına kendi kanunlarını kendi uyguluyor. Gizlilik ve sessizlik sizin kararlarınıza bağlı, isterseniz paldır küldür saldırabilir, isterseniz sessiz sakin işinizi görebilirsiniz. Her iki yolla da görevlerinizi başarıyla tamamlayabiliyorsunuz.


Conviction, SP çizgisinden tamamen sapmış, tam anlamıyla bir aksiyon oyunu olmuş yapım. Öyle bölümler var ki, bazen Splinter Cell oynadığınızdan şüphe edeceksiniz. Kıyasıya kovalamacalar, bitmek tükenmek bilmeyen çatışmalar, bazen üstünüze yağdırılan mermiler ve Sam Fisher’ın acımasız komboları, Conviction’ı bambaşka bir oyun haline getiriyor. En basitinden örnek verelim, cesetleri taşıma, görünmeyecek yerlere saklama diye bir durum yok artık.
Sam Fisher’ın intikam için ilerlediği bu macerada, düşmanlarını öldürmekten çekinmediğini göreceksiniz. Ses çıkararak, susturucuyla ya da silah kullanmadan saldırabiliyorsunuz. Kahramanımızın komboları uygularken ne kadar acımasız ve öfkeli olduğunu görebilirsiniz. Camın önünde duran nöbetçileri aşağıya gönderebiliyor, yukarıdan düşmanların üzerine atlayıp etkisiz hale getirebiliyor, birebir dövüşerek derin uykuya sokabiliyor rakiplerini. Bu komboları kullanırsanız ekstra puan kazanıyor, ayrıca ‘bir taşta iki kuş’ için kredi kazanıyorsunuz. ‘Q’ya basarak düşmanlarınızı işaretleyin, daha sonra ‘E’ tuşuna basın, Sam geri kalanı kendi başına hallediyor.

Bazen konuşturmanız, bilgi almanız gereken kişilerle karşılaşıyorsunuz. Bunları konuşturmak için de Sam’in belli taktikleri var. Punisher’ı oynayanlar bilirler, orada birilerini konuşturmak için türlü türlü işkencelere başvurur, sonra acımasızca katlederdik. Sam o kadar cani olmasa da, konu kızı olunca gözü hiçbir şey görmüyor. Bilgi almak için karşısındaki kişiye, Allah ne verdiyse girişiyor, etraftaki nesnelere de zarar veriyor tabi. Düşmanın kafasını lavaboya vuruyor, dişlerini piyanoya geçiriyor, yüzünün fotokopisini dolaplara yapıştırıyor.
Bu tür bilgileri alarak, komboları uygulayarak, ‘headshot’ yaparak ve görevleri bir bir geçerek puan topluyoruz. Bu puanlarla, haritada bulunan silah kutularında elinizdeki ekipmanları geliştirebiliyor, kendinize yeni silahlar alabiliyorsunuz. Sam biri küçük diğeri büyük iki silahın yanında birçok bomba taşıyabiliyor.

Kaş göz iyi de zeka ne alemde

Diğer Splinter Cell serilerinde olduğu gibi Ubisoft Montreal, Conviction’da da meşhur Unreal grafik motorunu tercih etmiş. Unreal’ın 2.5 sürümünü kendisine göre modifiye ederek kullanan yapımcılar, görsel konuda iyi iş çıkarmış. Özellikle fizik modellemelerinin çok başarılı olduğunu söyleyebilirim, Sam Fisher’ın oldukça detaylı hazırlanması şaşırtıcı değil zaten. Karakter tasarımlarının yanında harita tasarımları da kaliteli. Splinter Cell serisinde olmayan geniş çevre faktörü, Conviction’da karşımıza çıkıyor. Halkın arasına karışıyor, kalabalığı kullanarak düşmanlardan korunabiliyoruz.


Duvarlara yansıyan ‘flasback’ler, karanlıkta ve görünmediğimiz zaman oyunun siyah beyaz görünüme girmesi, göze hoş geliyor. Işık ve gölge oyunlarının da çok kaliteli olduğunu söylemek gerek, özellikle Double Agent bu konuda sınıfta kalmıştı zamanında. Optimizasyon konusunda ise yer yer sıkıntı yaşayabilirsiniz, bazen çok akıcı oynarken, anlık yavaşlamalarla karşılaştım ben. Ayrıca yoğun çatışma ortamlarında da yavaşlama ve kasılma olabilir.
Splinter Cell’in en zayıf olduğu noktalar, vuruş hissinin zayıflığı ve silah sesleriydi. Silah sesleri gerçekçi hazırlanmış, en azından oyuncak tabanca hissi uyandırmıyor. Düşmanlarınızı vurduğunuzda kan akması ve mermi alan vücudun gerçekçi hareketleri, vuruş hissini kaliteli kılıyor.


Düşmanlarla bu kadar haşır neşir olduğunuz bir oyunda da yapay zekanın iyi olmasını bekliyorsunuz doğal olarak. Ancak ben Conviction’ın yapay zeka sorunu olduğunu düşünüyorum, bazı yerlerde çok gerçekçi tepkiler veren düşmanlar, bazen oldukça saçmalıyor. Bu dengesizlikleri şöyle açıklayayım; mesela çatışmaya girdiniz, etrafınızı saran düşmanlarınız siz saklandığınız yerden çıkmayınca bombaları fırlatmaya başlıyorlar. Işıklara ateş edip söndürdüğünüz anda hemen işkilleniyorlar.


Gelelim yapay zekanın saçmaladığı kısma; binanın giriş katında patırtı gürültü çıkardınız diyelim, ikinci kattakiler ve binanın diğer bölümündekiler hiçbir şey olmamış gibi yerlerinde sizi bekliyor, hatta bazen farklı odalarda olan düşmanlar bile birbirlerinden habersiz hareket ediyorlar. Bir de düşmanlarınızın sizi gördüğü yerde, Sam Fisher’ın çizgisel görüntüsü kalıyor orada. Bu sayede nerede göründüğünüzü anlayabiliyorsunuz. Ancak düşmanların sadece oraya odaklanması, siz çok farklı yerlere de gitseniz sadece göründüğünüz yere ateş etmesi, hatta gidip kontrol etmemeleri çok saçma olmuş.
Neyse ki silah kullanma konusunda acemi değiller, yoksa oyun gereğinden fazla kolay olurdu. Özellikle kalabalık gruplara karşı çatışmaya girmemenizi tavsiye ederim. Sam Fisher da düşmanları gibi 3-4 mermi de ölebiliyor, yani gerçekçilik ön plana çıkıyor. Conviction, ne kadar aksiyon içerse de, çatışmadan uzak durmanızı sağlıyor gerekli olmadıkça.


Sonuç

Bu kadar fazla ertelenen, uzun süre bekletilen yapımdan beklentiler de doğal olarak yüksek olur. Özellikle Ubisoft’un yapım süreci için sürekli ek zaman kazanması, çok kaliteli bir yapımın geleceği konusunda insanları düşünmeye sevk etti. Olaya bu açıdan baktığımızda Splinter Cell: Conviction’ın çok daha kaliteli olması gerektiğini düşünebilirsiniz. Yapay zekadaki sorunlar, birkaç grafik hatası ve SP çizgisinden uzak bir oyun olması, bu uzun bekleyişin üstüne gelince yapımı beğenmeyenler olacaktır elbette.
Alıntıdır.
Splinter Cell : Conviction Sistem Gereksinimleri

İşlemci :
            - Intel Core 2 Duo 1.8 Ghz 
            - AMD Athlon X2 64 2.4 Ghz

Bellek :
            - Windows XP için : 1.5 GB bellek
            - Windows Vista ve 7 için 2 GB bellek

Ekran Kartı :
            - DirectX 9 destekli 256 MB ekran kartı
              ATI Radeon X1800, X1900, HD 2000, HD 3000, HD 4000, HD 5000 serileri, nVidia GeForce 7800, 7900, 8, 9, GTX serileri

Sabit Disk :
             - 10 GB sabit disk alanı

[Kaynak : oyun.pclabs]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder